S
FAKÜLTEMİZDE İSTİKAL MARŞI VE MEHMET AKİF ERSOY’U ANMA PROGRAMI DÜZENLENDİ
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstiklal Marşımızın kabulünün 102. yılı münasebetiyle çevrim içi olarak bir anma programı düzenledi. Programın konuğu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nurullah Çetin’di.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başlayan programının başında Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, bir açılış konuşması yaptı. Konuşmasında Türk milletinin varlık yokluk mücadelesini verdiği Millî Mücadele döneminde vücut bulan İstiklal Marşının hem zamanın ruhunu hem de Türk milletinin temel vazgeçilmez değerlerini muhtevi, edebî kıymeti yüksek millî bir marş olduğunu belirtti.
Konuşmasına marşın tarifi ile başlayan Prof. Dr. Nurullah Çetin, dünya tarihinde marşların ortaya çıkışı ve bizde ilk marş yazımları hakkında bilgiler verdi. Dünyada marş geleneğinin eski olmadığını, ilk marşın 1745’te İngiltere’de kraliyet için yazılan marş olduğunu, onu diğer ülke marşlarının takip ettiğini, bizde ise ilk marşların 1829 yılında II. Mahmut zamanında yapılmaya başlandığını, onu Mecidiye, Aziziye, Hamidiye, Reşadiye marşlarının takip ettiğini söyledi. Ancak o zamana kadar dünyada ve bizde olan marşların, kişiler için yazılan, yani saltanat marşları olduğunu, asıl millî marşların ise Fransız İhtilaliyle birlikte ulus devletlerin belirmesinden sonra ortaya çıktığını söyleyerek sözü Türk İstiklal Marşına getirdi ve marşımızın iki temel ihtiyaçtan doğduğunu belirtti: “Bunlardan ilki, içinde bulunulan ağır siyasi ve tarihî şartlarda askerin ve milletin moralini yükseltmek, ikincisi ise Türk milletinin uluslararası düzlemde temsil etmektir.”
“Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal”
Bu ihtiyaçtan doğan millî marşımız, belli başlı vasıfları olan bir marştır. Buna göre “İstiklal Marşımızın birinci vasfı kişi merkezli değil, millî marş olması, devleti ve milleti temsil etmesidir. Türk milletinin ortak millî ve dinî, maddi ve manevi değerlerini, kavramlarını, sembollerini barındıran milli bir kimlik belgesi olmasıdır. Marşımızın ikinci temel vasfı ise adında, yani İstiklal kelimesinde belirir. Bu marşın temel kavramı, anahtarı “istiklal”dir. İstiklal Marşımızın veciz dizelerinden biri olan “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” mısraı, bu hakikati açık şekilde ortaya koymaktadır.” Prof. Dr. Nurullah Çetin, bu marşın adının neden İstiklal Marşı olduğunu ve Mehmet Akif’in bu kavram üzerinde niçin bu kadar ısrar ettiğini, Birinci Dünya Savaşı ile birlikte başlayan süreçte meydana gelen hayâsız işgaller ve Türk milletine reva görülmek istenen tarihî realiteler etrafında izah etti. Bu marşın adının istiklal olmasının ana sebebinin, Türk milletinin, ebedî vatanında askerî, siyasi, kültürel ve ekonomik alanlarda teslim almak isteyen müstemleke güçlerine hiçbir şekilde teslim olmayacağının açık bir beyanı olduğunu belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “İşgalle birlikte işgalci güçler bizim önümüze üç seçenek koydular: Birincisi, teslim olacaksınız, dediler. İkincisi, teslim olmazsanız ölürsünüz dediler. Bu iki seçeneği kabul etmeyip mücadele ederseniz ve bu mücadelede zaferle çıkarsanız bağımsız olursunuz yoksa ölürsünüz. Atatürk de bunlara karşı dedi ki ‘Hayır, bizim önümüzde iki seçenek var: Ya İstiklal ya ölüm. Yani biz sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu mücadele sonunda ya başaracağız, zaferle çıkacağız, bağımsız ve bağlantısız millî bir devlet teşkilatımız adı altında kıyamete kadar kendi varlığımızı koruyacağız ya da ölürüz ama sizin bize dayattığınız üçüncü seçenek olan teslimiyetçiliği kesinlikle kabul etmiyoruz.’ Atatürk bunu, Sivas Kongresinde açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur: ‘Manda ve himaye kabul edilemez.’ İşte Millî Mücadele bunun için, tam istiklal için başlatılmış ve sonunda askeri, siyasi, ekonomik, kültürel anlamda tam istiklal temin edilmiştir.”
“Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!” … “Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;”
İstiklal Marşımızın öne çıkardığı önemli kavramlardan bir diğerinin de bağımsızlığımızın sembolü olan Türk bayrağı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nurullah Çetin, bunun “Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!” … “Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;” dizeleri ile en veciz şekliyle ortaya konduğunu belirterek izahını yaptı ve dinleyicilere şöyle hitap etti: “Değerli arkadaşlar! Türk olarak Müslüman olarak ve insan olarak vatana sahip çıkmak zorundayız, vatanı hiçbir şekilde yabancı unsurlara teslim etmemek gibi bir mükellefiyetimiz vardır. Vatanınız yoksa bir hiçsiniz, bir hükmünüz yok, bir değeriniz yok. Yahya Kemal’in tabiriyle ‘Vatan, milliyetimizin tekevvün ettiği bir yerdir.’ Yani biz tarih boyunca bir büyük Türk İslam medeniyeti kültürü inşa ettiysek ancak kendi vatanımız üzerinde sahibi olduğumuz, özgürce yaşadığımız vatan toprakları üzerinde bunu yaptık. Millî kimliğimiz burada teşekkül etti.”
İstiklal Marşımızın istiklal, hürriyet, bayrak, vatan gibi millî kavram ve değerlerimizin yanında mabet, ezan, şehadet, din, İslam gibi dinî değerlerimizi de içeren bir metin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nurullah Çetin, sözlerini şöyle tamamladı: “İstiklal Marşımız, temel kimlik belgemizdir. Biz Türk milleti olarak iki temel metnimizi hep bir ağızdan yüksek sesle okuyoruz. Birincisi Itrî’nin bestelediği Tekbir’i bayram namazlarında hep bir ağızdan yüksek sesle okuyoruz. O bizim Müslümanlığımızın bir sembolüdür. Bir de İstiklal Marşımızı hep bir ağızdan yüksek sesle okuyoruz. Dolayısıyla biz Itrî’nin Tekbir’iyle Müslüman, Akif’in İstiklal Marşıyla Türk’üz, yani biz Müslüman Türk milletiyiz.”
Yoğun bir katılımla gerçekleşen program, soru-cevap faslı ile sona erdi.