S
"EDİRNE’DE KÜTÜPHANE, MATBU VE YAZMA ESERLER” KONUŞULDU
Edebiyat Fakültesinde Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi Müdürü Musa Öncel’in konuşmacı olarak katıldığı “Edirne’de Kütüphane, Matbu ve Yazma Eserler” konulu konferans gerçekleştirildi.
Konferans, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu’nun açılış konuşması ile başladı. Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, konuşmasında fakülte olarak “Edirne Konuşmaları” başlığı altındaki seri konferanslara devam ettiklerini, bugünkü konferansta kültür ve medeniyet şehri Edirne’nin tarihî süreç içindeki yayın ve kütüphane faaliyetlerini, Edirne’de kurulmuş vakfiyeler ve bu vakfiyelerin envanterine girmiş ve bugüne kadar intikal etmiş hazine kıymetindeki matbu ve yazma eserleri konuşacaklarını söyledi. Ardından sözü Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi Müdürü Musa Öncel’e verdi. Konuşmasının başında Edirne’deki kütüphane faaliyetine ilişkin genel bir çerçeve çizen Musa Öncel, Edirne’nin Sultan I. Murat tarafından fethedildiğini, ancak şehri kültür ve medeniyet bağlamında asıl imar eden padişahın Sultan II. Murat olduğunu, bu padişah zamanında şehrin kültür, sanat ve edebiyat açısından büyük gelişme gösterdiğini, ilk medresenin fetihten sonra Darülhadis adıyla açıldığını, müteakip yıllarda Sultan II. Bayezit zamanında Darüşşifa, Sultan II. Selim zamanında Selimiye Camii içinde kütüphane kurulduğunu; daha sonra bu kütüphanenin Sultan III. Selim tarafından onartıldığı ve kendi kitaplarını bağışladığı, yanı sıra bu kütüphanelerin kurulmasında özellikle padişahların ayrı ve önemli rollerinin olduğunu, hatta eserlerini bu kütüphanelere bağışladıklarını; bu ve diğer alanlarda oluşturulan kütüphanelerden sadece medrese hocalarının değil, ilim ehli olanların da yararlandığını söyledi. Bunlarla birlikte Edirne’de kitap ve kütüphane faaliyetinin her geçen gün geliştiğini, kurulan bu kütüphanelerin yanında Çandarlızade İbrahim Paşa, Hacı Hasan Ali gibi bazı ileri gelen kişiler tarafından da vakfiyeler, kütüphaneler oluşturulduğunu ve bunların ilim erbabının istifadesine sunulduğunu; ayrıca tüm bu kütüphanelerin işleyişlerinin, belli bir nizam dâhilinde sürdürüldüğünü; hafızıkütüp sayısının, özelliklerinin, maaşlarının kısaca vakfiyeye ilişkin tüm ayrıntıların kayıt altında ve belli olduğunu ifade etti. Konuşmasının devamında, bu tarihî süreç içinde Edirne’de ciddi sayıda kitap biriktiğini; ne yazık ki bunlardan bir kısmının çeşitli sebeplerden dolayı tahrip olduğunu, ancak yine de paha biçilemez pek çok eski eserin, hatta padişahlarımızın bağışladığı nadir eserlerin günümüze kadar geldiğini; bugün Selimiye Yazma Eser Kütüphanesinde 3208, risalelerle birlikte ise toplam 4607 eserin bulunduğunu ve bunların dijital ortama çekilerek muhafaza edildiğini belirtti. Konuşmasının sonunda ise, Selimiye Yazma Eser Kütüphanesinde bulunan özel kitapların kapakları, iç sayfalar, dış ve iç sayfa süslemeleri, tezhipler ve kitap muhafaza kaplarını gösterdi. Bu nefis görsellerden sonra katılımcıların soru ve katkılarıyla program sona erdi.
Konferans, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu’nun açılış konuşması ile başladı. Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, konuşmasında fakülte olarak “Edirne Konuşmaları” başlığı altındaki seri konferanslara devam ettiklerini, bugünkü konferansta kültür ve medeniyet şehri Edirne’nin tarihî süreç içindeki yayın ve kütüphane faaliyetlerini, Edirne’de kurulmuş vakfiyeler ve bu vakfiyelerin envanterine girmiş ve bugüne kadar intikal etmiş hazine kıymetindeki matbu ve yazma eserleri konuşacaklarını söyledi. Ardından sözü Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi Müdürü Musa Öncel’e verdi. Konuşmasının başında Edirne’deki kütüphane faaliyetine ilişkin genel bir çerçeve çizen Musa Öncel, Edirne’nin Sultan I. Murat tarafından fethedildiğini, ancak şehri kültür ve medeniyet bağlamında asıl imar eden padişahın Sultan II. Murat olduğunu, bu padişah zamanında şehrin kültür, sanat ve edebiyat açısından büyük gelişme gösterdiğini, ilk medresenin fetihten sonra Darülhadis adıyla açıldığını, müteakip yıllarda Sultan II. Bayezit zamanında Darüşşifa, Sultan II. Selim zamanında Selimiye Camii içinde kütüphane kurulduğunu; daha sonra bu kütüphanenin Sultan III. Selim tarafından onartıldığı ve kendi kitaplarını bağışladığı, yanı sıra bu kütüphanelerin kurulmasında özellikle padişahların ayrı ve önemli rollerinin olduğunu, hatta eserlerini bu kütüphanelere bağışladıklarını; bu ve diğer alanlarda oluşturulan kütüphanelerden sadece medrese hocalarının değil, ilim ehli olanların da yararlandığını söyledi. Bunlarla birlikte Edirne’de kitap ve kütüphane faaliyetinin her geçen gün geliştiğini, kurulan bu kütüphanelerin yanında Çandarlızade İbrahim Paşa, Hacı Hasan Ali gibi bazı ileri gelen kişiler tarafından da vakfiyeler, kütüphaneler oluşturulduğunu ve bunların ilim erbabının istifadesine sunulduğunu; ayrıca tüm bu kütüphanelerin işleyişlerinin, belli bir nizam dâhilinde sürdürüldüğünü; hafızıkütüp sayısının, özelliklerinin, maaşlarının kısaca vakfiyeye ilişkin tüm ayrıntıların kayıt altında ve belli olduğunu ifade etti. Konuşmasının devamında, bu tarihî süreç içinde Edirne’de ciddi sayıda kitap biriktiğini; ne yazık ki bunlardan bir kısmının çeşitli sebeplerden dolayı tahrip olduğunu, ancak yine de paha biçilemez pek çok eski eserin, hatta padişahlarımızın bağışladığı nadir eserlerin günümüze kadar geldiğini; bugün Selimiye Yazma Eser Kütüphanesinde 3208, risalelerle birlikte ise toplam 4607 eserin bulunduğunu ve bunların dijital ortama çekilerek muhafaza edildiğini belirtti. Konuşmasının sonunda ise, Selimiye Yazma Eser Kütüphanesinde bulunan özel kitapların kapakları, iç sayfalar, dış ve iç sayfa süslemeleri, tezhipler ve kitap muhafaza kaplarını gösterdi. Bu nefis görsellerden sonra katılımcıların soru ve katkılarıyla program sona erdi.
Ek Resimler
Bu içerik 29.03.2021 tarihinde yayınlandı ve toplam 940 kez okundu.